SEVGİNİN FREKANSI MI OLUR DEMEYİN! - 432HZ
30.08.2016 17:20
Başlıkta 432hz olarak belirttiğim frekans sevginin değil evreninfrekansıdır. sevgi frekansı ise 528 hz dir. Tüm enerji çalışmalarında titreşimler esas kabul edilerek hücrelerin mükemmel titreşimlere kavuşması ve blokajların kalkması hedeflenir. uzak doğu kültürün de uygulanan şifa için tonlama çalışmalarıda, 432hz frekansında, en saf ve katıksız titreşimleri yarattığı için, kişi tüm stresinden arınmakta, hücreleri şifa ve sevgiyle dolarak hastalıklara veda etmektedir. Her organa ait özel ses tonlamaları, o organa ait hücrelerin titreşimini artırarak iyileşmesini sağlamaktadır. Yüksek titreşimlere çıkabilen kişilerin bazı olağanüstü yetenekleri de ortaya çıkabilir, yaratıcılığı artar, astral seyahat yapabilir, telepatik güçleri ortaya çıkar, dünya ötesi varlıklarla iletişime dahi geçebilir.
Vücumuzda bulunan hayati organlar, bazı hormon ve bezlere bağlıdır, bunlar böbrek üstü bezler, östorojen, Ensülin, Timus, Tiroit, Epifiz ve Hipofiz bezleridir. Etki alanları merkezine göre de bilinen yedi çakra bölgesini oluştururlar. Yani Eski hint biliminde sözü geçen enerjisel alanları ya da çakraların fiziksel karşığı bu bezler ve onlara bağlı çalışan organlardır.
Doğanın frekansında müzik yapmak! 440 Hz mi? 432 Hz mi? Peki Fark Ne?
Geçenlerde facebookta paylaşılan bu makale bana çok ilginç geldi ve fazla bir Türkçe kaynak olmadığı için çevirdim biraz hatalarım oldu çeviremediğim kısımlar oldu fakat yinede anlaşılır bir hale getirmeye çalıştım kusurlarım varsa affola, umarım bu yazı sayesinde konu hakkında küçük bir ön bilgi sahibi olabilirsiniz bende bir işe yaramış olmaktan dolayı mutlu olurum.
“Eğer evrenin sırrını bulmak istiyorsan, enerji, frekans ve titreşim açısından düşünmelisin” –Nikola Tesla
“Titreşimleri duyularımızla algılayabileceğimiz şekilde indirgenen enerjiye madde deriz. Madde diye birşey yoktur.” –Albert Einstein
Tesla söyledi. Einstein onayladı. Bilim kanıtladı. O bilinen bir gerçek —kendi bedenimizin enerji titreşim ve farklı frekanslarla oluşturulduğu söyleniyor. Öyleyse ses frekansları bizi etkiler mi? Kesinlikle etkiler!
Frekanslar frekansları etkiler; aynı yemeğin malzemelerinin birbirine karıştırılmasının lezzetini etkilemesi gibi. Frekansların fiziksel dünyayı etkilemesi sematik bilim, suyun hafızası gibi deneylerle kanıtlanmıştır.
Sematik bilim, ses frekanslarının su, hava kum gibi belirli bir ortamda haraket ederken, direk olarak maddenin titreşimini değiştirmesinden bahseder. Aşağıdaki resimlerde maddelerin farklı frekanslarda gösterdiği tepkiler gösteriliyor.
Su hafızası bize birde kendi niyetlerimizin maddesel dünyayı nasıl değiştirebildiğini göstermektedir. Bu Dr. Masaru Emoto tarafından kanıtlanmıştır ve
SEVGİNİN FREKANSI MI OLUR DEMEYİN! - 432HZ
Başlıkta 432hz olarak belirttiğim frekans sevginin değil evreninfrekansıdır. sevgi frekansı ise 528 hz dir. Tüm enerji çalışmalarında titreşimler esas kabul edilerek hücrelerin mükemmel titreşimlere kavuşması ve blokajların kalkması hedeflenir. uzak doğu kültürün de uygulanan şifa için tonlama çalışmalarıda, 432hz frekansında, en saf ve katıksız titreşimleri yarattığı için, kişi tüm stresinden arınmakta, hücreleri şifa ve sevgiyle dolarak hastalıklara veda etmektedir. Her organa ait özel ses tonlamaları, o organa ait hücrelerin titreşimini artırarak iyileşmesini sağlamaktadır. Yüksek titreşimlere çıkabilen kişilerin bazı olağanüstü yetenekleri de ortaya çıkabilir, yaratıcılığı artar, astral seyahat yapabilir, telepatik güçleri ortaya çıkar, dünya ötesi varlıklarla iletişime dahi geçebilir.
Vücumuzda bulunan hayati organlar, bazı hormon ve bezlere bağlıdır, bunlar böbrek üstü bezler, östorojen, Ensülin, Timus, Tiroit, Epifiz ve Hipofiz bezleridir. Etki alanları merkezine göre de bilinen yedi çakra bölgesini oluştururlar. Yani Eski hint biliminde sözü geçen enerjisel alanları ya da çakraların fiziksel karşığı bu bezler ve onlara bağlı çalışan organlardır.
Kısa süre önce sevgili Okan Yeşilyurt'un sayfasında keşfettiğim bu oldukça bilgilendirici yazıyı dikkatinize sunarım. Yıllardır müzik piyasası altında ezilen bilinçaltımız, yaklaşan altın çağ için yeniden doğum sancıları vermektedir.
Doğanın frekansında müzik yapmak! 440 Hz mi? 432 Hz mi? Peki Fark Ne?
Geçenlerde facebookta paylaşılan bu makale bana çok ilginç geldi ve fazla bir Türkçe kaynak olmadığı için çevirdim biraz hatalarım oldu çeviremediğim kısımlar oldu fakat yinede anlaşılır bir hale getirmeye çalıştım kusurlarım varsa affola, umarım bu yazı sayesinde konu hakkında küçük bir ön bilgi sahibi olabilirsiniz bende bir işe yaramış olmaktan dolayı mutlu olurum.
“Eğer evrenin sırrını bulmak istiyorsan, enerji, frekans ve titreşim açısından düşünmelisin” –Nikola Tesla
“Titreşimleri duyularımızla algılayabileceğimiz şekilde indirgenen enerjiye madde deriz. Madde diye birşey yoktur.” –Albert Einstein
Tesla söyledi. Einstein onayladı. Bilim kanıtladı. O bilinen bir gerçek —kendi bedenimizin enerji titreşim ve farklı frekanslarla oluşturulduğu söyleniyor. Öyleyse ses frekansları bizi etkiler mi? Kesinlikle etkiler!
Frekanslar frekansları etkiler; aynı yemeğin malzemelerinin birbirine karıştırılmasının lezzetini etkilemesi gibi. Frekansların fiziksel dünyayı etkilemesi sematik bilim, suyun hafızası gibi deneylerle kanıtlanmıştır.
Sematik bilim, ses frekanslarının su, hava kum gibi belirli bir ortamda haraket ederken, direk olarak maddenin titreşimini değiştirmesinden bahseder. Aşağıdaki resimlerde maddelerin farklı frekanslarda gösterdiği tepkiler gösteriliyor.
Su hafızası bize birde kendi niyetlerimizin maddesel dünyayı nasıl değiştirebildiğini göstermektedir. Bu Dr. Masaru Emoto tarafından kanıtlanmıştır vebu video da duyguların su kristallerini nasıl etkilediği gösterilmektedir.https://youtu.be/PDW9Lqj8hmc
Bunları aşağıdaki fotoğrafta da görebilirsiniz:
Herkes vucudumuzun %70 inin sudan oluştuğu konusunda bir şeyler duymuştur herhalde. O zaman müzikal frekansların bizim vucudumuzun titreşimini eklileyebileceğini düşünebiliriz değil mi? Bazıları bunu sahte bilim olarak adlandırabilirler ancak yukarıda gösterilen desenler yalan söylemez! Her ifade, ses, duygu yada düşünce yoluyla çevresini etkiler. Tek bir damla su bile büyük bir su kütlesinde dalgalanma etkisi yaratabilir.
Ses frekansı
Bu bağlamda, ilginizi bizim dinlediğimiz müziklerin frekansları üzerine çekmek istiyorum. 1953 yılında International Standards Organization (ISO) ‘ın düzenlemesiyle dünya üzerindeki çoğu müzik A=440 Hz ye göre tonlanmıştır. Ancak, yapılan çalışmalara göre evrenim titreşimli yapısı ile uyumsuz bir rezonans içinde olan bu frekans insan davranışlarını ve bilincini olumsuz yönde etkileyebileceğini belirtiyor. Bazılarına göre nazi rejimi sırasında korkuyu ve saldırganlığı etkileyecek frekansların neler olabileceğine dair araştırmalar yapıldığı iddaları ortaya atmaktadır. Bu komplo teorileri gerçek olsun yada olmasın bu ilginç çalışmalar sayesinde insanlar müziğin 432 Hz e göre tonlanmasının yararlarına ilgi duymaya başladı.
432 Hz ‘in evrenin kalıplarıyla tutarlı olduğu söyleniyor. Çalışmalar 432 Hz de tonlanmış titreşimlerin evrenin altın oranıyla birlikte titreşip ışık, zaman, mekan, madde, yer çekimi, manyetizma, DNA kodu ve bilinç özelliklerini birleştirdiğini ortaya koyuyor. Atomlarımız ve DNAmız bir uyum içinde doğanın spiral kalıplarıyla rezonansa başladığı zaman, doğayla olan iletişimimiz kuvvetleniyor. Bu 432 sayısı ayrıca güneşin dünyanın ayın hemde ekinoksların deviniminin oranlarınıda yansıtır.
“Benim kendi gözlemlerime göre, A = 432 Hz 12T5 ın bazı harmonik overtone kısımları doğal kalıplar ve solitonların rezonans çizgisinde gözükür . Solitonlar yoğunluk ve mikro kozmozdan makro kozmoza yayılma alanı için özel bir aralığa oluşturulmaya ihtiyaç duyarlar. Solitonlar sadece su mekaniğinde bulunmazlar ayrıca elektronlar ve protonlar arasındaki iyon-akustik nefesde de bulunurlar.” – Brian T. Collins
Dikkate alınacak diğer ilginç bir faktörde, 432 Hz 440 Hz kapali iken ki renk spekturumunda gösterdiği durumdur.
“Solar Spektrum & kozmik Klavye:
Spektrum içindeki tüm frekanslar gama ışınlarının alt harmoniklerinden gelen oktavlarla ilgilidir. Bu renkler ve notalar ayrıca bizim çakralarımız ve diğer önemli enerji merkezlerimizle ilgilidir. Eğer bunu anlamak istiyorsak; çakralar güneş spektrumundan gelen 7 ışına bağlandırılmıştır. O zaman kullandığımız frekans ve notalar birbirleri ile aynı olmalıdır. A=432 Hz modern A=440 Hz in aksine kozmik klavyenin ve kozmik pitchforkun tonudur. Bu bizim doğadan geldiğini söylediğimiz klasik hint ve tibetli rahiplerin ana notası olan C# i Om ‘136,10 Hz e yerleştirir.’” – Dameon Keller
İsterseniz gelin A=440 Hz ve A=432 Hz arasındaki deneyimsel farklılıkları inceleyelim. Müzik severler ve müzisyenler A=432 Hz olarak tonlanmış müzikle ilgili deneyimlerinde sadece kulağa daha güzel ve armonik gelmesinden bahsetmiyorlar, insanın kalbinde ve omurgalarında hissedilen bir duygudan da bahsediyorlar. A=440 Hz olarak ayarlanmış müzikte oluşan hislerin sadece beyinde gerçekleştiğini söylüyorlar ve A=432 Hz olarak ayarlanmış müziğin odada daha güzel bir akustik yarattığından odayı daha güzel doldurduğundan bahsediyorlar. Bu durum A=440 Hz için daha doğrusal bir yayılım gösterdiği yönünde belirtilmiş
“Eskiler enstürmanlarını 440 Hz yerine 432 Hz e göre ayarladılar – ve bu iyi bir sebeptendi. İnternet üzerinde kendinize bir farklılık oluşturmak için dinleyebileceğiniz bol miktarda örnek mevcut. 432 Hz sonuçları daha dinlendirici müziklerden oluşuyor, 440 Hz ler ise vucudunuzu daha sıkılaştırır cinsten. Bunun sebebi 440 Hz ın makrokozmoz ve mikrokozmoz olarak her iki şekilde de ton dışında olmasındandır. 432 Hz ise bunun tam aksine tondadır. Bunun mikrokozmik olarak nasıl tezahür ettiğine dair bir örnek vermek gerekirse bizim nefesimiz 0.3 Hz dir nabzımız ise 1.2 Hz. bu 1:360 ve 1:90 olarak 432 Hz La notasının düşük oktavıdır (108 Hz)” – innergarden.org
“Genel sound farkı belirgindi, 432 Hz versiyon daha sıcak daha temiz ve daha çok dinlenebilirdi ama 440 hz versiyon daha sıkı ve daha agresif bir enerji hissettirdi” –https://youtu.be/74JzBgm9Mz4
https://youtu.be/74JzBgm9Mz4
https://youtu.be/hggq6b2uaf0
https://youtu.be/w8KEVikJMck