Önsezi ve Telepati
15.07.2016 16:23Telepatinin, bir insanın diğer bir insan ile madde ve fizik dışında zihinsel yönden irtibat kurması olduğunu hepimiz biliyoruz.
Birbirini seven, birbirine yakın ve mizaç benzerliği olan kişiler arasında, bu zihinsel ve beyinsel iletişim kurmak ile ruhun önsezi yeteneği birbirinden farklıdır.
Önsezide ruh, bazı olayları önceden hissedebilir. Bu yetenek üstünlük değildir, her insanda ruh hâline göre değişik şekillerde kendini gösterebilir.
ÖNSEZİ VE ŞİZOFRENİ
Metafizik araştırmalarda kendinde önsezi gibi yeteneklerin olduğunu söyleyen, beyinsel yönden rahatsız birçok şizofrene rastlanır. Bunlar kendilerinde medyumsal duygu, görü, telepati özellikleri olduğunu iddia ederler.
Önsezi, ruhun bir fonksiyonu, bir tezahürüdür. Ruhun bazı olayları olmadan hissetmesidir. Bazı şizofrenler, beyinsel yönden rahatsız kişiler, kendilerinin evliyalarla, ruhlarla görüştüklerini iddia ederek, gelecekten haber vermeye çalışırlar. Bazen hem kendileri hem de çevrelerini paranoyak hâle getirirler.
Bedensiz varlıkların meydana getirdiği metafizik olaylar, ruhun bir yeteneği olan önsezi ve şizofrenik olaylar birbirinden dikkatli bir şekilde ayırt edilmelidir.
METAFİZİK VE ÖNSEZİ
Halk arasında ‘malûm oldu,’ ‘hissetti,’ ‘kalb gözü açık’ gibi sözlerle ifade edilen, eskilerin tabiriyle “hiss-i kable’l-vukû” yani önsezi, konu olarak metafiziğin sahası içine girer. Önsezi, ruhun bir yeteneğidir.
Metafizik çalışmalar esnasında, insanlar arasında özellikle su karakterli diye nitelenen “akrep, yengeç, balık” burçlarında güçlü önseziler olduğu gözlemlenir.
Önsezi, olay yerinde olmadığı halde o olayı hissetmek, bir müddet sonra olacak hadiseyi önceden duyabilmek yeteneğidir. Bu yetenek, daha çok medyumsal yani metafizik âlem ile fizik âlem arasında köprü olan kişilerde bulunur. Üstünlük ve meziyet değildir.
İslâm, Hristiyan, Musevi, Budist ve birçok inanç sisteminde çeşitli metot, tertip ve yol izleyerek, önsezi kuvvetlendirilmektedir. Riyazet denilen bazı özel oruç ve perhizler, hayvani ve bazı gıdalardan uzak kalmak, önsezi yeteneğini daha çok geliştirmekte, inkişaf ettirmektedir.
Bu arada halüsinasyon ve hayal görme ile önsezi birbirinden ayırt edilmelidir. Bedensiz varlıklar, beyinsel yönden rahatsız, menfezleri açık kişilere kolayca görüntü verebilirler. Yani beyinsel yönden rahatsız kişi, bazı görüntüler görebilir. Bedensiz varlıklardan habersiz kişi, bu görüntü ve duyumları önsezi yeteneği olarak algılayabilir. Bu sebepten, ruhun önsezi yeteneği ile beynin halüsinasyon özelliği birbirinden ayırt edilmelidir.
ÖNSEZİ VE KEHANET
Geçmiş asırlarda yaşayan bazı kahinler, medyumsal özelliklerinden dolayı, bedensiz varlıklar olan cinlerden sağladıkları bilgilerle, geleceğe dair bazı haberler vermiş, vuku bulacak bazı olaylardan bahsetmişlerdir. Nostradamus bunlardan bir tanesidir. Kehanette bulunduğu bazı hadiseler vuku bulmuş, bazıları ise olmamıştır.
Önsezi ile kehanet birbirinden farklıdır. Bunun yanında özellikle İslâm tarihinde geleceğe dair bazı olaylardan söz edilmiştir. Bu haberlerin, önsezi ve kehanetle ilgisi olmadığı gibi, cinlerle veya bir başka vasıta ile de irtibatı yoktur. Yani, Peygamber Efendimiz’in gelecekten verdiği haberler ne sihir, ne kehanet, ne önsezidir.
Velâyet makamı dediğimiz, insanın ruhen, metafizik gerilim içinde, muhabbetullah (Allah sevgisi), marifetullah (Allah’ı bilme ve tanıma) yolunda ilerlemesiyle bazı pencerelerden istikbali görebilir. Bu geleceği bilme ve görebilme ancak Allah’ın izniyle meydana gelebilir.
Muhyiddin-i Arabî adlı âlim, bir risalesinde “sin (s), şın’a (ş) girince benim kabrim ortaya çıkacak” diye yazıyor. Vefatından sonra mezarı yıllarca meçhul kalıyor. Uzun bir zaman sonra, Osmanlı hükümdarı Sultan Selim Han, Şam’ı fethedince, bu büyük âlimin mezarı bulunuyor. Yani, sin (s) Selim Han, şın’a (ş) Şam’a girince. Buna, kehanet değil, keramet diyebiliriz.
Târihimizde Müştak Baba diye bir âlim ve şair, yazdığı bir şiirinde yüzyıllar öncesinden Ankara’nın başkent olacağını bildiriyordu. Biz bu hadiselere keramet, yani Allah’ın bir kişiye olan özel ikramı diyoruz.