Insan mucizevi bir varliktir. Inanilmaz gucleri var ama uyuyan insanlar bunun farkinda degiller. 2012 yilindan itibaren Dunya'miza gelen guclu enerjilerin etkisiyle dogada,hayvanlarda ve insanlarda bir uyanis var. Uyanmis insanlar bu guclerini kesfetmektedirler. Bazilari ruyalarla ogreniyor,bazilari astral yolculuklar yaparak, bazilarida ucuncu gozunu acarak kesfediyor. Bu uyanmalar hizla devam edecektir. Ozellikle 2012'den itibaren dogan cocuklarda medyumluk ve ustun zeka ozellikleri gorulecektir. Ogrenme bireysellige inecektir. Herkes uyurken ve uyanikken bireysel olarak bilgi akisina maruz kalacaktir. Ister istemez bilgiye ve ogrenmeye karsi merak artacaktir. Artik yaraticiyi bireysel olarak kesfetme donemi gelmistir. Dunyamiz ve ustundeki varliklar bir ust frekansa sicrama yapiyor. Bu frekansa giremeyenler yasam sansini kaybedeceklerdir.
Aslinda bizler iki parallel evreni ayni anda yasiyoruz. Elbise gibi kullandigimiz fiziksel bedenimizle, fiziksel olan bu dunyada yasiyoruz. Gozlerimiz sadece fiziksel olan varliklari gormeye endeksli. Yani kisacasi bu dunyadaki islevlerimize endeksli. Birbiriyle icice olan diger paralel boyutu ve varliklari goremiyoruz. Cunku gozlerimiz perdelidir. Diger boyutta hem insan hem hayvan gorunumlu varliklar, konusan hayvan varliklar veya urkutucu gorunumlu varliklar var. Zayif olan insan bunu gordugunde korkmasin diye gozlerimiz perdelenmistir. Cok eski zamanlarda insanlar cok gelismis bir zekaya ve spiritual hayata sahipken ucuncu gozleri acikti ve diger boyuttaki varliklari gorebiliyorlardi.Onlarla konusabiliyorlardi. Fakat guc ve hirs duskunu olan insanlar o varliklardan buyu,sihir ogrenip baska insanlara zarar vermeye baslayinca yaratici, ucuncu gozlerini perdeledi. Bugun antik kazilarda ortaya cikan yari insan yari hayvan bedenli heykellerin anlatmaya calistigi da budur. Bir zamanlar boyutlar arasinda engel yoktu ve biz dusuk enerjili varliklar, bizden bir ust enerji boyutunda yasayanlarla iletisim halindeydik. Bu bilgiler zamanla efsanelere, masallara donusmustur,
Biz uyuduktan sonra bedenimiz sarj halindeyken kendinden gecer ve fiziksel dunyayla iliskisi kesilir. Diger boyuta yani paralel evrendeki diger hayatina gecis yapar. Oraya ucungu gozuyle uyanir. Oradaki tanidiklariyla gorusur,isini gucunu yapar sevdiklerini gorur ve tekrar kati bedene donup uyudugu yatakta bu dunyaya iki gozuyle uyanir. Biz bu gecislerden ve yasadiklarimizdan aklimizda kalan kirintilari uyaninca ruya diye tanimlariz. Bizim ruya diye tanimladigimiz olaylar aslinda diger boyuttaki hayatimizdir. Hepimiz uyaninca ruyalarimizda bazen baska kisilerle evli oldugumuzu, cocuklarimiz oldugunu, yemek yapip, islerde calistigimizi..alis veris yaptigimizi , bu dunyada hic araba kullanmamisken ruyada araba kullandigimizi hatirlariz. Iste butun bu hatirlanan yasamlar parallel boyuttaki diger hayatimizdir. Bizler aslinda bu dunyada sadece uyanikken yasiyoruz.Burda uyanikken diger boyutta uyuyoruz, burda uyurken diger boyutta yasiyoruz. Her iki hayatimizda ayni veya farkli kisilerle evli olabiliriz.
Ruhumuz zaman yolculuklarini nasil yapar?
Bedenimiz uyku esigini gectikten sonra; uyuyan bedenlerin bas ucunda bir yuvarlak yildiz gecidi tuneli acilir. Ruhumuz beyaz bir isik, bir enerji topu seklinde vucudumuzdan cikar ve bu yildiz gecidinden gecerek zamanda yolculuklar yapar ve zamanda ileri geri gider. Olmus yada olacak olaylara tanik olur. Ucarak yukaridan yada bazende yere yakin ayaklar yere deymeden, yan taraftan gizlice izler. Bu gecisler cok hizli oluyor. Saniyeden bile daha hizli. Bizler bu yolculuklari yaparken yataktaki fizik bedenimizde, kalp chakrasi hizli bir pervane seklinde doner. Isimiz bitince tekrar ayni tunelden bedenimize geri doneriz. Bedene geri donerken elle burusturulan bir musamba sesi gibi bir ses cikar. Iste bu gelis gidislerde bazen gorduklerimizi unuturuz fakat o olayi zamani gelince yasadigimizda hatirlariz ve buna da dejavu deriz. Eger bizim zamanda bulundugumuz bir ortama gelecekten bir kisi yolculuk yapmissa vede biz bunu bilmeden resim cekiyorsak, o kisi holografik olarak o fotografta cikabiliyor. Bunun tarihte bir cok ornegi var ve aciklanamamistir.
Uyanikken nasil zamanda yolculuk yapariz?
Ucuncu gozumuz (halk arasinda kalp gozu) vasitasi ile yapariz. Eger ucuncu gozunuzu acmayi basarabilmisseniz, iki gozumuzu kapatinca gelecekte olacak veya gecmiste olmus olan bir olaya bakabiliriz. Neler olacagini goruntu seklinde goruruz. Buda bilincimiz yerindeyken yaptigimiz zaman yolculugudur. Bu becerisini cok ilerletip, televizyon ekrani gibi saydam ekran acip birbiriyle konusan insanlar var.
Bir sonraki calismam yapilmis gercek 'zamanda yolculuk' kazalari olacak.