Enerji Çekimi-Bizi Saran Enerjiler
15.07.2016 16:40İnsan beyni ve vücudunun devamlı olarak belli frekanslarda ve dalgalarda enerji yaydığını söylemiştik. Ve bu enerjinin bir kısmının o insan bulunduğu yerden ayrılsa dahi o mıntıkada kaldığını belirtmiş, insanın belli bir dalga boyundaki bu enerjiye âşinâ olduğunu, yabancılık çekmediğini ifade etmiştik.
Bir camiye devam eden cemaatin herbir ferdinin belli bir yerde namaz kıldığını gördüm. Gayri ihtiyari olarak genelde birçok fert aynı yerde namaz kılmaya çalışıyordu.
Okulunda belli bir yere alışan bir öğrencinin, o yerden kaldırılıp başka bir yere oturtulması, hele hele bir de frekansına uymayan bir başka kişinin yanma oturtulması, o öğrenci için bir yıkımdır. Huzursuzluk kaynağıdır.
Her insan bu olayı kendi içinde yaşamaktadır.
19. yy.’da pozitivist düşünceyle, maddecilik fikri bütün Avrupa’yı sonra da bizi etkisi altına aldı. Bu düşünce akımı, ruhu ve bütün dinî inançları inkâr ediyordu. Ruhun yerine akıl ön plana çıkıyordu. Din yerine bilim kabul ediliyor, madde ve tabiat tek gerçek olarak görülüyordu.
20. yy.’da “gözümüzle gördüğümüz herşeyin bir enerjiden ibaret olduğu” bilimsel gerçeği, materyalist ve pozitivistleri hayrete düşürdü. Modern bilim ve teknolojiye göre, bütün kâinat devamlı değişen bir enerjiden ibaretti. Madde, enerjinin şekil değiştirmiş hâliydi, sabit ve ebedî değildi. Her an değişebilir, bir halden bir hâle girebilirdi.
Aynı şekilde insanın sözleri, bakışı, düşünceleri, duygularının da bir enerji boyutu vardı.
Kısaca, insan bir enerji denizinde yüzmektedir. Ve insanın ruhunu, bu enerji denizinde, ‘ruhun zırhı’ diyebileceğimiz bir değişik enerji çeşidi muhafaza etmektedir. Enerji denizindeki ruhumuz, metafizik bir zırh ile korunmaktadır.---------------------
Bizi Saran Enerjiler
İnsan vücudu, enerji üreten bir makina gibidir. İnsan vücudunun hareketleri, bu enerjiye bağlıdır. Bu enerji ise ruhtan gelir. Yâni, metafizik enerji maddî bedenimizi hareket ettirir. Materyalist ve dinsizlerin hezeyanlarının zıddına, maddî vücudumuzu ruhtan gelen enerji ayakta tutmaktadır. Hastalık denilen olayın bir yönü de vücudumuzdaki enerjilerin düzensizliğindendir. İnsanın iyi veya kötü olması, enerji yapısının düzenine bağlıdır. Yâni, ruhî ve zihnî elemler, ruhtan gelen enerji düzeninin bozulmasındandır.
İnsan vücudunda biriken ve atılamayan enerjiler ona zarar da verebilir. Abdest olayında suyun, bu fazlalık enerjiyi izole ettiği görülür. Aynı şekilde namaz esnasında fazla enerji, vücudun sivri noktalarından, yere verilir. Elbette ki biz bu enerji fazlalığını gözle göremeyiz fakat, bizim maddî bedenimize tesir eder. Ancak, ibadet ve kulluk vazifemizi îfa ederken, belki farkında olmadan bünyemizi bozan çeşitli enerjilerden kurtulmuş ve korunmuş oluyoruz. Sadece, ayın yörüngesinin değişmesiyle insanda birçok fizikî rahatsızlık meydana geliyor. Beyin ve mide hastalıkları çoğalıyor. Buna karşılık manevi bir atmosfer, insanın beyin dalgalarını düzenliyor.
Biz, tabiattaki bütün enerjilere, hareket yapmaya yönelik güç ve kuvvet mânâsı veriyoruz. İnsan, tabiatta bulunan çeşitli enerjileri, farklı metodlarla kullanarak hayatını sürdürür. Meselâ, yemeklerden aldığımız enerji ile hareket eder, iş görürüz. Bunun yanında, dünyada ısı enerjisi, dinamik enerji, kimyevî enerji, değişken enerji, elektrik enerjisi vs. gibi çeşitli enerjiler mevcuttur. İnsanın ruh ve hayatı, en büyük enerji kaynağıdır. Bu enerji, bütünlüğünü kaybetmeden şekil değiştirir. Yâni, doğumdan ölüme kadar, bütün beden kalıbının değişmesine rağmen bütünlüğünü kaybetmez. Biz enerjiyi göremeyiz; her maddenin enerjisi farklıdır. Yâni, görünüşte aynı olan iki şey, fizikî ve kimyevî olarak paralel hareket etseler dahi, değişik vasıf ve frekansta enerjilere sahiptirler. Madde ne kadar hızlı hareket ederse o kadar fazla enerji taşıyordun Aslında kâinatta bulunan enerji çeşitli hallere girer, fakat miktarı değişmez. Bir halden bir hâle dönüşür. Su maddî olarak, sıvı, buhar veya buz hâline gelebilir ama enerji gücü değişmez.
İnsan düşünürken dahi enerji harcar. Bu sebepten, iyi, güzel ve faydalı şeyler düşünmelidir. Malâyani, boş şeylerle meşgul olmak, akılları geveze, ruhları sersem yapar.